Çocukluk Çağı Depresyonu


YILDIZ SİLAHLI N.

10. Marmara Pediatri Kongresi, İstanbul, Türkiye, 7 - 09 Nisan 2023, ss.37-38, İstanbul, Türkiye, 7 - 09 Nisan 2023

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • İstanbul Medipol Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Depresyon yaygın ve global bir sorun olarak Dünya Sağlık Örgütü tarafından yaşam kalitesini tehdit eden ilk on hastalıktan biri olarak tanımlanmıştır. Küresel hastalık yükü indeksine göre depresyon ve intihara bağlı ölümler gün geçtikçe artmaktadır (1-4). Hastalık yükü çocukluktan ergenliğe doğru belirgin olarak artış göstermektedir (1-4). Ergenlik öncesi %2 iken ergenlerde %3 e kadar çıktığı ve tedavi edilmediğinde %10 hastada kronikleştiği bilinmektedir (3). Ülkemizde 2018 yılında yapılan 5842 ilkokul öğrencisinin (7-10 yaş) katıldığı çalışmada; duygulanım bozukluğu %2.5; major depresif bozukluk prevelansı ise %1.6 olarak bildirilirken sadece depresif semptomların tarandığı çalışmalarda bu oran belirgin olarak artmaktadır (6,7). Ergen ruh sağlığının korunması özellikle kişinin erişkin dönemde psikososyal iyilik halinin sağlanmasında ana unsurlardan biri olarak tanımlanmaktadır (9-11). Psikososyal olgunluğun tamamlandığı ergenlik ruhsal açıdan karmaşık bir dönemdir. Depresif belirtiler çoğunlukla fark edilmemekle birlikte; iştahsızlık, uyku bozukluğu, kendine güvende azalma, konsantrasyon bozukluğu, karar vermede zorluk davranış bozuklukları, irritabilite ile kendini gösterebilmektedir (3,4). Bu nedenle olası risklerin tespit edilerek ruhsal iyilik halinin sürdürülmesi ve koruyucu programların geliştirilmesi önem arz etmektedir (9-11). Yapılan çalışmalar 12-18 yaş arasında çocuklarda depresyonun taranabilir durum olduğunu göstermektedir (19-11). Birinci basamak sağlık hizmetlerinde ergenlerin depresyon için taranması önerilmesine rağmen tarama oranlarının düşük olduğu gözlenmektedir (8). Amerikan Pediatri Akademisi’nin 2017 yılında güncellenen çocuk sağlığı izlem rehberinde, depresyonun 12 yaşından itibaren ergenlik boyunca rutin çocuk sağlığı muayenelerinde taranması önerilmektedir (8-11). Türkiye’de ise bu yönde uygulamalar henüz başlatılmamış olup depresyon tarama yöntemlerinden ziyade bireysel başvurular ile saptanmaktadır. Depresyonun erken tanısının tedavi üzerine olumlu etkileri mevcuttur. Bunun yanında DSÖ çocukların ve ergenlerin bilişsel, sosyal ve problem çözme becerilerini geliştirmeye yönelik okul programlarının, depresyonun önlenmesinde etkili toplum stratejilerinden biri olduğunu belirtmektedir (3,4,11). Çocuklarda depresif bozukluk ve semptomların tespit edilebilmesi için birçok tarama yöntemi geliştirilmiş, birinci basamakta kullanılmak üzere kılavuzlar oluşturulmuştur (9-11). Tarama programları ile depresyonun erkenden tanınması; tedavi ile çocuğun işlevselliğine, okul başarısına, sosyal ilişkilerine ve aile düzenine zarar gelmesi önlenebilecektir. Sonuç olarak mevcut durumun tespiti ve ergen ruh sağlığının iyileştirilmesine yönelik koruyucu programlar geliştirilmesi ile tarama programlarının yaygınlaştırılarak riskli bireylerin ruhsal iyilik halinin sağlanması gerekmektedir.