KURAMDAN UYGULAMAYA KLİNİK DİL VE KONUŞMA TERAPİSİ


Topbaş S. S. (Editor)

Ankara Nobel Tıp Kitabevleri, Ankara, 2024

  • Publication Type: Book / Vocational Book
  • Publication Date: 2024
  • Publisher: Ankara Nobel Tıp Kitabevleri
  • City: Ankara
  • Istanbul Medipol University Affiliated: Yes

Abstract

ÖNSÖZ


Yıl 2014. Anadolu (2012) ve Hacettepe (2013) Üniversitelerinin ardından Biruni ile Üsküdar Üniversitelerinde de dil ve konuşma terapisi lisans programlarına öğrenci kaydı yapıldığı yıl. O yıl Üsküdar Üniversite'sinde bölümü kurmakla görevlendirilmiştim. Ertesi yıl İstanbul Medipol Üniversitesi'nde DKT bölümünün açılması ve lisans programına öğrenci kabulüyle birlikte lisans programlarımızda öğrenim gören öğrencilerimizin sayısı artmaya başlamıştı. Hepimiz öğrencilerimizin dil ve konuşma terapisi mesleğine ait konularda Türkçe yazılmış kaynaklara olan ihtiyaçlarının arttığını ve her geçen gün daha da artacağını fark ediyorduk. Özellikle lisans öğrencilerimizin mesleki bilgilerini desteklemek ve farklı üniversitelerdeki öğretim elemanlarının derslerde anlattıkları konulara DKT bölümü olan tüm üniversitelerimizdeki öğrencilerimizin erişebilmesi, meslek standardının oluşması ve yerleşmesi bakımından da önemliydi.


Bu düşünceden de hareketle 2016'da o dönemde lisans programlarına öğrenci kabul eden ilk DKT bölümü öğretim elemanlarının yazar olacağı bir kitap hazırlamanın iyi olacağını düşünmüş ve kendimce bir içerik oluşturmuştum. Düşüncemi paylaştığım meslektaşlarım da destek vermeye hazır olduklarını bildirmişlerdi. Araya mesleğin yeni olmasından kaynaklanan başka öncelikler de girince, projeyi gerçekleştirmem maalesef mümkün olamadı.


Aradan geçen bu kısa sürede dil ve konuşma terapisi alanına nitelikli eleman yetiştirmede Üniversiteler adeta birbirleriyle yarışa giriştiler. YÖK verilerine göre şu anda 57 üniversitede dil ve konuşma terapisi bölümü kurulmuş durumda. Ancak 2023-2024 öğretim yılı itibariyle sadece 26 üniversitede DKT lisans eğitimi verilmektedir. Ne var ki bu üniversitelerimizin önemli bir kısmında DKT alanında yetişmiş öğretim elemanı sayısı maalesef yeterince arzu edilen sayıda değildir. Yine aynı verilere göre DKT bölümlerine bu yıl 1600'ün üzerinde öğrenci kaydı gerçekleşmiştir. Kabaca bir hesapla şu anda üniversitelerimizde 5600'i aşkın DKT öğrencisi bulunmaktadır ve bu öğrencilerin DKT alanına yönelik temel bilgileri içeren temel bir kaynağa ihtiyaçlarının olduğu açıktır. Bunun yanı sıra toplam 2350 kadar lisans mezunu öğrencimizin ülkenin her bir yanına dağılarak hem sağlık hem de eğitim sektöründe çalışmaya başlamaları sonucunda, değişik kesimlerde de (aileler, hekimler, özel eğitimciler vd.) ortaya çıkan iletişim-dil-konuşma-ses-yutma bozukluklarına yönelik merak ve bu alanda varlığını sürdüren DKT mesleğine yönelik bilgi ihtiyacının da karşılanması gerektiği açıktır. Yani, sadece DKT öğrencilerinin değil, ilgili olan ve ilgi duyan herkesin temel başvuru kaynağı olabilecek bir kaynağa çoktandır ihtiyacımız vardı. Şimdi, iyi ki de yukarıda andığım kitap projesini o dönemde hayata geçirememişim diyorum çünkü o günün koşullarında düşündüğüm çerçeveyle ortaya çıkan kitapta pek çok şey eksik kalacaktı. Oysa elinizdeki çalışma,


IV


KURAMDAN UYGULAMAYA KLİNİK DİL VE KONUŞMA TERAPİSİ


o günkü koşullarda gerçekleştirilebilecek projenin sınırlarını aşarak, büyük çabalarla özetlenerek ancak iki cilde sığdırılabilmiştir.


Böylesine önemli bir projeyi kotarabilecek, yazarları bir araya getirebilecek, olabildiğince en kısa sürede olabildiğince kapsayıcı kapsamlı bir ürün ortaya çıkartabilecek iki değerli meslektaşım, Prof. Dr. Seyhun Topbaş ve Prof. Dr. İlknur Maviş, emek vererek yetiştirdikleri iki genç meslektaşımızı da (Dr. Öğr. Üyesi Semra Selvi Balo ve Dr. Öğr. Üyesi Eda İyigün Uzunöz) yanlarına alarak bu projeyi gerçekleştirmek istediklerini söylediklerinde çok heyecanlanmıştım. Aslında projeden haberim olduğunda her şeyi plânlamışlar ve yola çıkmışlardı bile.


Onca yoğunlukları arasında, sadece bir-iki üniversitedeki meslektaşlarımızdan oluşan dar bir kadroyla yetinmeyip, DKT ile ilgili tüm üniversitelerdeki ve bu projeye katkı koyabilecek tüm meslektaşlarımızla iletişime geçerek projeyi yaygınlaştırmışlardı. Sonunda yurt içinden 27 Üniversite, dört hastane, dört özel klinik; yurt dışından beş üniversite ve bir merkez olmak üzere 41 ayrı kurumdan 118 ayrı yazarı bir araya getirmeyi başardılar.


Bir başka istatistiki bilgi daha ekleyecek olursak, elinizdeki kitap akademik yaşı genç bir kitaptır; çünkü yazarların çoğu genç akademisyenlerdir! 118 yazarın sadece yedisi profesör, sekizi doçent! (Üçü profesör dışında onlar da yaşça genç!) Geriye kalan yazarların 65'i doktor öğretim üyesi, beşi doktora unvanına sahip öğretim görevlisi, üçü de doktora unvanına sahip alanda çalışan meslektaşımızdır. Yazarların 24'ü yüksek lisans eğitimlerini tamamlamış doktora eğitimine devam eden üniversite öğretim görevlisi, sekizi yüksek lisans eğitimini tamamlamış ve serbest çalışan meslektaşımız; 19'u da üniversitelerimizde görev yapmakta olan araştırma görevlileridir. Bunların önemli bir kısmı da doktora aşamasında olan meslektaşlarımızdır. İki meslektaşımız da kendi konularında klinik deneyime sahiplerdir.


Biraz da kitabın biçiminden ve içeriğinden söz edelim:


İki ciltte toplam 34 ana bölüm bulunmaktadır. Her ana bölümün editörlüğü, alanında yetkin olduğu bilinen meslektaşlarımıza verilerek o konuyu temelde 'tanımlama', 'değerlendirme' ve 'yönetim/terapi süreçleri' olmak üzere değişik yönleriyle ele almaları istenmiştir. Bölüm editörleri de kendilerine verilen konuyla o ana bölümle ilgili alt bölümlerden oluşan bağımsız bir bölüm plânlaması ile konusunda uzman olan yazarlarla ortak bir çalışma gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla, kitabın roman/öykü yapısında birinci sayfadan son sayfaya kadar sırayla okunması gerekmemektedir. Bunun yerine, okuyucuların birbirleriyle ilgili ama birbirlerinden bağımsız, her bir ana bölüm ya da onun alt bölümlerini kendi başlarına okuyup bilgilenebilecekleri şekilde modüler bir kurguya sahip olmasına gayret edilmiştir. Bu yönüyle elinizdeki kitap dil ve konuşma terapisinin alanına giren konularda temel bilgiler veren 'ansiklopedik' bir ders kitabı olarak da nitelendirilebilir.


Adı, varlığı ve bu mesleğe olan ihtiyaç yıllardır bilinmesine rağmen, sağlık sektöründeki pek çok mesleğe oranla ülkemizde yeni gelişmekte olan DKT mesleğinin ve bu alana eleman yetiştirme girişimlerinin öyküsünü, elinizdeki iki ciltlik kitabın ilk ünitesinde bulacaksınız. Birinci cildin ilk ana bölümü, dil ve konuşma mesleğinin dünyada ve ülkemizdeki gelişimi ile ilgili bilgiler ile mesleki etik konularına ayrılmıştır. ÖNSÖZ


İletişim-dil-konuşma-ses-yutma bozuklukları ve terapisi eğitiminin temel ayaklarından birisini, insan bedeninin yapısı ve işlevleri oluşturmaktadır. Bu nedenle birinci cildin ikinci ana bölümünde, DKT mesleği ile ilgili anatomik-nörolojik-fizyolojik konular ele alınmıştır. Bu bölümün ardından iletişim, dil ve konuşmada temel kavramlar ve tipik dil gelişimi ile ilgili konular hakkında temel bilgiler sunulmaktadır. Dördüncü bölümde dil ve konuşma terapisinde klinik değerlendirme ile ilgili temel, ortak bilgilere ilkelere yer verilmiştir. Beşinci bölümden itibaren DKT alanına giren 'patolojik', 'klinik' konular yer almaktadır.


İletişim, zihnimizde oluşturduğumuz ve başkalarıyla paylaşmak istediğimiz düşüncelerin kasıtlı bir biçimde dışa vurumu olarak da tanımlanabilir. İnsanoğlunun düşüncelerini başkalarına aktarmak için kullandığı malzemelerden birisi de alt ve üst solunum yollarını kasıtlı olarak devreye sokarak ürettiği seslerdir. Konuşma adını verdiğimiz bu eyleme ilişkin çeşitli sorunlar, söz konusu sorunların değerlendirilmesi ile müdahale yolları, birinci cildin beşinci ve altıncı ana konusunu oluşturmaktadır. Konuşma eyleminin gerçekleşmesi sırasında karşımıza çıkan akıcılık sorunlarının tanımı, değerlendirme ve müdahale ile ilgili konular ise yedinci ve sekizinci ana bölümlerde ele alınmıştır.


Birinci cildin geri kalan ana bölümleri, insanlar arası etkileşim türlerinden dil (lisan) ile ilgili konuları ele almaktadır. Dokuzuncu ana bölümden başlayarak bebeklik ile çocukluk dönemlerinde karşımıza çıkan dil bozuklukları; eğitim ortamlarında sıklıkla karşılaşılan ikincil dil bozuklukları, gelişimsel disleksi ve disgrafi, çok dillilik ile ilgili sorunlar ele alınmıştır. Edinilmiş dil bozukluklarının anlatıldığı 14. ve 15. ana bölümlerin ardından bilişsel-iletişimsel ve ilerleyici bozuklukların nörobilim perspektifiyle ele alındığı son bölümle birinci cilt tamamlanmıştır.


İkinci ciltte yer alan toplam 18 ana bölümün ilki (Bölüm 17), rezonans bozuklukları başlığı altında dudak-damak yarıklıkları ile ilgili konuları ele almaktadır. Bu bölümden sonraki iki ana bölüm ses bozukluklarına ayrılmış, ses bozukluklarının tanımı, nedenleri ve değerlendirilmesinin ele alındığı ilk ana bölümün ardından 19. Bölümde ses bozukluklarının terapisi, profesyonel ses, yaşlanma sürecinde ses, cinsiyetle uyumlu ses ve iletişim modifikasyonu gibi konular anlatılmış; çocukluk çağı ses bozukluklarının incelendiği 20. Bölüm ile ses konusu sonlandırılmıştır.


Yirmibirinci ana bölüm ise motor konuşma bozukluklarına ayrılmış; bu bağlamda ayırıcı tanı, değerlendirme ve terapi yaklaşımları beş alt bölüm halinde sunulmuştur. Motor konuşma bozuklukları konusunun hemen ardından üç ana bölümde dil ve konuşma terapistlerinin asli görev tanımları içerisinde bulunan yutma bozuklukları ile ilgili konulara yer verilmiştir. İkinci cildin başından itibaren ele alınan konularla çok yakından ilgili olan baş ve boyun kanserlerinde dil ve konuşma terapisi yönetimi de 25. ana bölümün temasını oluşturmuştur.


Konuşmaya dayalı dil aracılığıyla insanlar arası kasıtlı etkileşimin gerçekleşemediği durumlar da söz konusudur. Bu durumda alternatif yollara başvurmak; bu amaçla en basitinden en karmaşığına değişik yöntemlerden, teknolojik olanaklardan yararlanmak gerekebilmektedir. İkinci cildin 26. ana bölümünde kısaca ADİS olarak ifade edilen alternatif ve destekleyici iletişim sistemleri anlatılmaktadır.


KURAMDAN UYGULAMAYA KLİNİK DİL VE KONUŞMA TERAPİSİ


İkinci cildin kalan bölümlerinde, dil ve konuşma terapisi mesleğinin genel konuları, diğer disiplinlerle olan etkileşim ve iş birliği ilgili hususlar, eğitim ve sağlık sistemleri, eğitim ve sağlık sistemlerinin içerisinde DKT rolleri, terapist-aile ilişkileri gibi önemli konular ele alınarak, bir anlamda iki cildin içerisinde yer alan hususların işlevsel bir biçimde ilişkilendirilmesine çalışılmış, böylece kitabın sonuna gelinmiştir.


Kitabın yazılış amacı ve sınırları bellidir. Okuyucuların, klinik dil ve konuşma terapisi bağlamında iletişim-dil-konuşma-ses-yutma arasındaki bağıntıyı ve bu alanlarda karşılaşılan sorunları ve söz konusu alanların desteklenmesi hakkında temel düzeyde bilgi ve beceriye sahip olmaları hedeflenmektedir.


Yukarıda kitap hakkında kısaca verdiğim bilgiler; başta ifade ettiğim rakamlar, kitapta yer alan yazarlar ile yazdıkları, Türkiye'de dil ve konuşma terapisi mesleğinin kısa sürede geldiği yeri ve gelişimini de yansıtmaktadır. Başta, farklı kurumlardan farklı yazarları bir araya getirerek böyle bir ürün ortaya çıkartma yönünde aldıkları cesaretli karar, istikrarlı tutum ve davranış, biz yazarlara gösterdikleri sabır, anlayış ve dirayet, sağladıkları güven ve motivasyon için kitap editörleri Prof. Dr. Seyhun Topbaş, Prof. Dr. İlknur Maviş, Dr. Öğr. Üyesi Semra Selvi Balo ve Dr. Öğr. Üyesi Eda İyigün Uzunöz'e kendim ve tüm yazarlar adına çok teşekkür ediyorum. İkinci teşekkürüm de editörlerimizle birlikte elinizdeki bu eserin ortaya çıkması için bilgi ve birikimleriyle katkıda bulunan tüm yazarlara. Alanımızın geleceği olan öğrencilerimize yol gösterdikleri için, dil ve konuşma terapisi mesleğine yönelik farkındalığın artmasına yardımcı oldukları için; mesleğimizin kurumsallaşmasına yaptıkları katkı için çok teşekkür ediyorum.


Kuşkusuz, bu çabaların görünür kılınmasına verdikleri destek için, Ankara Nobel Tıp Kitabevleri, genel müdürü ve yayın koordinatörü Sayın Mehmet Ali KARACA'ya, dizgide Ayşe SIRAKAYA ÜZPEK ve İbrahim YIKILMAZ'a, baskı, yayım ve dağıtımda emeği geçen herkese, editörler, yazarlar ve mesleğimiz adına şükranlarımızı ifade etmek isterim. Onların desteği olmasaydı, yazdıklarımız bilgisayarlarımızda ya da çekmecelerimizde kalacaktı, eksik olmayın.


Prof. Dr. Ahmet Konrot,


İstanbul, 2024