ABD ile Türkiye’nin İnovasyon Ekosistemi ve Teknoloji Yoğunluğuna Göre Türkiye-ABD İkili Dış Ticaretinin Analizi


Gürler M.

Teknik Rapor, ss.1-107, 2023

  • Yayın Türü: Diğer Yayınlar / Teknik Rapor
  • Basım Tarihi: 2023
  • Sayfa Sayıları: ss.1-107
  • İstanbul Medipol Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Teknolojik ilerleme ekonomik büyümenin olmazsa olmazlarının başında gelmektedir. Azalan verimler yasası, diğer şartlar sabitken (ceterus paribus) kısa dönemde üretim fonksiyonunda yer alan değişken girdi (işgücü, sermaye) miktarı arttırıldıkça, marjinal verimliliğin önce artacağını daha sonra azalacağını ifade eden yasadır. Milli gelirdeki sürdürülebilir büyüme, azalan verimler yasası gereği ancak teknolojik ilerleme ve girdi verimliliğindeki artışla gerçekleşebilir. Bir başka ifade ile çıktıdaki artış, faktör birikimleri ve teknolojik ilerleme ile gerçekleşebilir. Ekonomideki büyüme; işgücü, sermaye ve teknoloji girdilerinin ağırlıklı ortalamalarıdır.

Günümüzde ekonomilerdeki büyümede işgücü ve sermayeden çok teknolojik ilerlemenin katkısı önemsenmektedir. Teknoloji alanındaki gelişmeler işgücü ve sermaye verimliliğini de olumlu yönde etkileyecektir. Teknolojik rekabet gücü yeni ürünlerin geliştirilmesiyle ilişkili olup, önemli dahili yenilik (araştırma-geliştirme ‘Ar-Ge’  ve tasarım) gerektirmektedir.

İmalat sanayi ülkelerin sanayileşme düzeyini gösteren önemli bir metriktir. Verimliliğin ve kaynakları etkin kullanmanın öne çıktığı kalkınmanın (gelişmenin) sanayileşme evresinden sonra ülkeler Ar-Ge ve inovasyonun önem kazandığı hizmet sektörüne ağırlık vermektedir. Bu süreci tamamlayamayan ülkeler kişi başına düşen milli gelir sıralamasında orta gelirden yüksek gelire çıkmakta zorlanırlar. Bu duruma iktisat yazınında “Orta Gelir Tuzağı” denmektedir. Bu süreç aslında yukarıda da belirtildiği üzere azalan verimler yasasına takılan ve üretim modeline bilgi ve Ar-Ge’yi katmayan bir başka ifade ile artan verimler yasasına uyamayan ülkelerin karşılaştığı bir süreçtir.  Bir başka ifade ile ülkelerin imalatta teknolojiyi yoğun kullanamaması ve imalat sanayinde yüksek-teknolojili ürünlerin payının düşük olması nedeni ile bu tür ülkeler “Orta Teknoloji Tuzağına” düşmektedir. Teknoloji üreten yerine ithal eden ve kullanan ülke konumunda kalmaktadırlar. Bu tür ülkeler sanayileşmelerini tamamlayıp inovasyon güdümlü ülke sınıfına geçememektedir.

Joseph Schumpeter, iş çevrimlerini (business cycle) bir başka ifade ile Nikolai Kondratiev’in Kondratieff Dagalarını açıklarken her 50-60 yıllık dönemde dünyada teknolojik gelişmeler olduğunu, yeni teknoloji ile dibe vuran dünya ekonomisinin yükselişe geçmeye başladığını belirtmiştir. Birinci sanayi devriminin teknolojik gelişimi buhar, ikinci sanayi devriminin teknolojik gelişimi elektrik (üretim bandının oluşumu), üçüncü sanayi devriminin teknolojik gelişimi bilgisayar ve otomasyon ve dördüncü sanayi devriminin teknolojik gelişimi ise nano teknoloji, big data (büyük veri), IOT (nesnelerin interneti), sensörler, robotik üretim, yapay zeka vb. teknolojilerdir. Açıkça görülmektedir ki teknoloji üretmek gelişmişliğin olmazsa olmazlarından biridir.

Türkiye’nin milli gelirden Ar-Ge için ayırdığı pay ABD’nin neredeyse üçte biri kadardır. ABD’de Ar-Ge harcamalarının milli gelirden aldığı pay hem OECD hem de AB ortalamasının üzerindedir. İmalat sanayi başta olmak üzere tüm sektörlerde Ar-Ge yatırımlarının teşvik edilmesi, Ar-Ge personeli sayısının da yeterli düzeyde ve etkinlikte olması gerekmektedir. Böylece üretimde ortaya çıkan ürünler başta olmak üzere, diğer sanayi ürünleri ve hizmet ürünleri daha sofistike ve teknoloji yoğun olacaktır. Ülke içine elde edilen teknoloji yoğun mal ve hizmetler aynı şekilde Türkiye’ye uluslararası piyasalarda rakip ülkelere göre üstünlük sağlayacaktır. Böylece inovasyonun girdilerini oluşturan Ar-Ge harcamaları ve yatırımları ile başını araştırmacıların çektiği Ar-Ge personeli Türkiye’nin teknoloji yoğun ürün elde etmesindeki itici güçler olacaktır. Doğru strateji ve eylem maddeleri ile inovasyon çıktıları arasında yer alan uluslararası patent, faydalı modeli marka ve endüstriyel tasarım tescilleri ile yüksek teknolojili sofistike ürün ihracatında, bilimsel makalelerde (özellikle üniversite sanayi işbirlikleri sonucu ortaya çıkan) de yüksek sayı ve standartlara erişilecektir.        

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin ABD Başkanı Donald Trump arasında yapılan ikili görüşmede, daha önce 75 milyar dolar olarak belirlenen Türkiye-ABD arasındaki ticaret hacmi hedefin daha sonra 100 milyar dolara çıkarılmıştır. Cumhurbaşkanımızın başkan Joe Biden ile 14 Haziran 2021'de Brüksel'de yaptığı ikili görüşmede bu konudaki ortak irade teyit edilmiş, bu rakamın doğru adımların atılması halinde rahatlıkla erişilebilecek gerçekçi bir hedef teşkil ettiğinde hemfikir kalınmıştır.

Türkiye ile ABD arasındaki toplam mal ticareti 2001 yılında 6,4 milyar dolar iken 2021 yılında 27,9 milyar dolar, 2022 yılında da 2021 yılında göre yüzde 15,2 artarak 32,1 milyar dolar olmuştur. Türkiye, 2005 yılından itibaren ABD’ye karşı dış ticaret açığı verirken, 2021 yılında 1,57 milyar dolarlık ticaret fazlası vermiş, bu rakam 2022 yılında 1,65 milyar dolara yükselmiştir. ABD tarafına bakıldığında ise,  2021 yılında ticaret hacmi 29 milyar dolar, Türkiye’ye karşı dış ticaret açığı ise 5,17 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir (ithalat değeri CIF, ihracat değeri FOB olarak hesaplanmaktadır). ABD, 2021 Ocak-Kasım döneminde Türkiye’ye 10,4 milyar dolarlık ihracat yaparken, 2022 yılında aynı dönemde ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 31,3 artarak 13,6 milyar dolara yükselmiştir. ABD, 2021 Ocak-Kasım döneminde Türkiye’den 14,4 milyar dolarlık ithalat yaparken, 2022 yılında aynı dönemde ithalat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20,6 artarak 17,4 milyar dolara yükselmiştir. İhracatın ithalata göre daha çok arttığı görülmektedir. ABD, Türkiye’ye karşı dış ticaret açığı verirken, Türkiye ile toplam dış ticareti ise 2022 Ocak-Kasım döneminde yüzde 25 artarak yaklaşık 31 milyar dolar olmuştur. Her iki ülke arasında karşılıklı dış ticarette artış görülse de bu artış hızının hedeflerin altında kaldığı bir gerçektir.

Türk firmaları içinde özellikle katma değeri yüksek ürün ihracatı yapan firmalarımız, ABD’de ABD’li firmalarla veya tek başlarına yatırım yapabilirler, böylece üretim maliyeti yüksek olsa bile yüksek kâr marjı sayesinde bu pazara yönelik üretim ABD içinde gerçekleşebilir, bu yeni oluşumun hammadde ve ara mal ihtiyacı ise Türkiye’den karşılanabilir. Aynı şekilde ABD firmaları Türk firmalarla veya tek başlarına Türkiye’de yatırım yapabilirler, mevcut yatırımları da arttırabilirler, böylece Türkiye pazarına yönelik üretim Türkiye içinde gerçekleşebilir, bu yeni oluşumun hammadde ve ara mal ihtiyacı ise hem Türkiye’den hem de ABD’den (özellikle teknoloji) karşılanabilir.

Bu çalışma, iki ülke arasında 100 milyar dolar ticaret hedefine ulaşma yolunda ikili yüksek teknolojili mal dış ticareti analizini içermektedir. Çalışmada önce hem ABD hem de Türkiye’nin imalat sanayileri ve yüksek teknolojili ürün üretimi yapacak altyapıları incelendikten sonra, ülkelerin hem küresel hem de birbirleri ile yüksek teknolojili mal dış ticaretlerinin detaylı analizi yapılacaktır.

Çalışmada incelenecek bölüm başlıkları aşağıdaki şekildedir:

·        1. bölümde Teknoloji yoğunluğuna göre ABD’de ve Türkiye’de imalat sanayi (ABD ve Türkiye imalat sanayi sektöründe teknoloji yoğunluğu alt başlıkları),

·        2. bölümde Teknoloji yoğunluğuna göre küresel ticaret (ihracat),

·        3. bölümde ABD’nin teknoloji yoğunluğuna göre küresel dış ticaret (ithalat ve ihracat) ile Türkiye’den yaptığı ithalat (Yıllara göre ABD’nin küresel imalat sanayi dış ticareti, Teknoloji yoğunluğuna göre ABD’nin küresel ihracatı, Teknoloji yoğunluğuna göre ABD’nin küresel ithalatı, Teknoloji yoğunluğuna göre ABD’nin Türkiye’den ithalatı, Teknoloji yoğunluğuna göre ABD’nin diğer ülkelerden ithalatı alt başlıkları)

·        4. bölümde Teknoloji yoğunluğuna göre Türkiye’nin küresel dış ticareti ve ABD’den yaptığı ithalat ((Yıllara göre Türkiye’nin küresel imalat sanayi dış ticareti, Teknoloji yoğunluğuna göre Türkiye’nin küresel ihracatı, Teknoloji yoğunluğuna göre Türkiye’nin küresel ithalatı, Teknoloji yoğunluğuna göre Türkiye’nin ABD’den ithalatı alt başlıkları)  ,

·        Sonuç ve öneriler bölümünde ise çalışmada elde edilen önemli bulgular ve ABD ve Türkiye arasındaki orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün dış ticaretini arttırmaya yönelik öneriler yer alacaktır.