İbn Sina’nın Perspektifinden (İlahi) Yasa ve İktidar


BULUT N.

İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, cilt.7, sa.1, ss.55-72, 2020 (Hakemli Dergi) identifier

Özet

Toplumsal yaşamın kurallı, yasalı olduğunu vurgulayan İbn Sina, yasa ve adaletinbir yasa koyucuyu gerektirdiğini ifade eder. Bu, onun varlık teorisinin doğal birsonucudur. İbn Sina’ya göre bütün sonlu (mümkün) varlıklar, zorunlu varlık olanTanrı’ya bağlıdır. Sonlu varlıkların ilki ve en önemlisi olan insanın nasıl davranacağını göstermek Tanrı açısından bir gerekliliktir. Bu gereklilik peygamber üzerindenyerine getirilir. İlahi vahiy aracılığı ile peygamber, ahlak, aile ve siyasete ilişkin yasaları koymuştur. İbn Sina’nın kuramında halife, son tahlilde, kendisinin yaratıcısıolmadığı bir yasanın uygulayıcısıdır. Bu özelliğiyle din/yasa karşısındaki konumuikincildir. Bu tespitten hareketle, İbn Sina’nın, “aslolan dindir/ilahi yasadır, devletonun fer’idir” görüşünü benimsediği görülür.
Emphasizing that social life is regular and lawful, Ibn Sina states that law and justice require a legislator. This is a natural consequence of his theory of existence. According to Ibn Sina, all finite (contingent) beings depend on God, the necessary being. It is a necessity for God to show how to treat to human beings who are the first and most important of finite beings. This requirement is fulfilled by the prophet. Through divine revelation, the prophet established laws on morality, family and politics. In the theory of Ibn Sina, the caliph is, in the final analysis, the practitioner of a law that he is not the creator of. With this feature his position against religion / law is secondary. Based on this determination, it is seen that Ibn Sina adopts the view that “the main thing is religion / law, the state is its subsidiary”.