Kandilli Camii ve Geçirdiği Dönemsel Özellikler


EKİM Z. E.

Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, cilt.0, sa.43, ss.209-218, 2020 (Hakemli Dergi) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 0 Sayı: 43
  • Basım Tarihi: 2020
  • Dergi Adı: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.209-218
  • İstanbul Medipol Üniversitesi Adresli: Hayır

Özet

Boğaz’ın dar bir kesiminde konumlanan, kuzeyindeki Göksu Deresi ile güneyindeki Vaniköy yerleşimi arasında kalan Kandilli semtine Osmanlı Dönemi’nde, "Kandilli" denilmesine dair birçok rivayet bulunmaktadır. Sultan IV. Murad, Revan fethine gidecekleri sırada buraya büyük bir saray yapılmasını emretmiştir. 1632 yılında zaferle sonuçlanan seferden döndüklerinde yapılan yeni sarayda kısa bir süre sonra Mehmed isminde bir şehzadeleri olur. Bu kutlu olayın anısına bu sarayda yedi gece kandil donanması yapılmış, bu yüzden burası kandilli adını almıştı. Sultan I. Mahmud saray harap olduğundan yapıyı yeniden yaptırırken, etrafına Nev-âbâd adı verilen bir bölgede, vakıfları olan, cami, çarşı, dükkân, hamam ve çeşme yaptırmıştır. Bu yapılaşma sırasındaKandilli Camii de 1751 senesinde inşa edilir. Böylelikle yazlık yerleşim alanı olarak uzun bir süre Osmanlı sarayının hizmetinde bulunan hasbahçelerin kurulduğu semt, iskâna açılır. Sultan I. Mahmud, sarayın bazı bölümlerini parselleterek halka dağıtır ve imara açmaya başlar. Sultan I. Mahmud tarafından inşa edilen, 1916’daki gaz yangınında yanarak tekrardan Cumhuriyet Dönemi’nde farklı bir mimari tarzda yapılmış olan Kandilli Camii, her iki dönemi de yansıtması açısından sanat tarihi ve mimarlık tarihi bakımından önem taşımaktadır. Boğaziçi’nde yer alan küçük ölçekli camilerdendir. Fakat Boğaz kıyısında yer alması 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında Boğaz’da meydana gelen yangın, patlama gibi afetlerden zarar görmesine neden olmuştur. Caminin ahşap olması bu süreçte tamamen yanmasına neden olmuş ve Kandilli halkı uzun süre camide ibadetini yapamamıştır. 1931 yılında tekrar inşa edilen Kandilli Camii; ahşap çatılı, kargir bir binadır. Deniz tarafındaki ana giriş kapısından son cemaat yerine girilmektedir. Fakat zamanla caminin içine ve dışına bazı muhdes ekler yapılmıştır. Caminin tüm cephelerinde boru, kablo, klima dış ünitesi gibi muhdes elemanlar bulunmaktadır. Sıva üzeri boyalı olan tüm cephelerde yüzey bozulmaları mevcuttur. Bu araştırmada tüm bu muhdes eklere de yer verilerek restorasyon sırasında kaldırılması önerilmiştir. Kandilli Camii ile ilgili tespit edilebilen kaynaklar, arşiv belgeleri ve fotoğraflar bu çalışmada incelenmiştir. Caminin güncel durumu, kalem işleri, çinileri, mimarisi, planı, muhdes ekleri ile kapsamlı bir şekilde ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Located in a narrow part of the Bosphorus, between the Goksu Stream in the north and Vanikoy in the south, there are manyrumors that the Kandilli district was called ‘Kandilli’ during the Ottoman Period. When Sultan Murad IV. ordered theconstruction of a large palace at the time of their conquest of Revan, when they returned from the victory in 1632, In the newpalace, they soon had a prince named Mehmed. In the memory of this blessed event, a seven-night oil lamp was built in thispalace. That's why this place got its name. As Sultan Mahmud I rebuilt the palace because it was devastated, he built mosques,bazaars, shops, baths and fountains around the palace in a region called Nev-âbâd. Meanwhile, the Kandilli Mosque was built in1751. Thus, as a summer settlement area, the district where the royal gardens, which were in service of the Ottoman palace for along time, was established and opened to the settlement. Sultan Mahmud I. distributes some parts of the palace to the public andstarts building zoning. Built by Sultan Mahmud I, the Kandilli Mosque, which was built in a different architectural style in theRepublican Period after being burned in the gas fire of 1916, is important in terms of art history and architectural history in termsof reflecting both periods. It is one of the small-scale mosques in the Bosphorus. However, its location on the shores of theBosphorus caused damages such as fire and explosion in the nineteenth and early twentieth centuries. The fact that the mosque was made of wood caused it to burn completely and the people of Kandilli could not worship in the mosque for a long time. TheKandilli Mosque was rebuilt in 1931; It is a masonry building with a wooden roof. The last congregation is entered through themain entrance on the seaside. But over time, some insignificant annexes were placed inside and outside the mosque. On allfacades of the mosque there are various elements such as pipes, cables and air conditioning outdoor units. There is surfacedeterioration on all facades painted on plaster. In this study, all these annexes were included and it was suggested to be removedduring restoration. The sources, archival documents and photographs related to Kandilli Mosque were evaluated in this study.The current situation of the mosque, pencil works, tiles, architecture, plan, additions have been tried to be put forwardcomprehensively.