Although violence is at least as old as human history, it was not perceived as a serious problem, especially until the lastcentury. However, violence, which is experienced increasingly every day for various reasons and has been almost settledin daily life, appears in all dimensions from individual violence to collective violence. More than one million people dieowing to violence each year. Especially, if pregnancy is unplanned, it can be an important risk for domestic violence.Domestic violence during pregnancy is reported as a major public health problem, especially in low-income countries. Intimate partner violence during pregnancy is closely related to nutrition and health problems in mother and child duringpregnancy and lactation. During pregnancy, reports indicate some medical problems in addition to obstetric complications,psychological problems, premature birth, fetal growth restriction, and fetal or neonatal mortality. Current studies suggestthat violence during pregnancy is associated with negative consequences such as food security, malnutrition, inadequateprenatal care, preterm delivery and low birth weight. Moreover, studies conducted with mothers and their children exposedto violence during pregnancy show that children are at greater risk for developmental, socio-emotional and behavioralproblems. Despite the high prevalence of intimate partner violence in studies conducted in different countries, the long-termconsequences of infants born to mothers exposed to violence have not been adequately investigated. The aim of this reviewis to examine the effects of domestic violence against pregnant women on the health and nutrition of the mother and childduring pregnancy and lactation.
Şiddet, en az insanlık tarihi kadar eski olmasına rağmen, özellikle son yüzyıla kadar ciddi bir sorun olarak algılanmamıştır. Ancak değişik nedenlerle her gün artarak yaşanılan ve günlük hayata neredeyse yerleşme boyutuna gelen şiddet, bireysel şiddetten kolektif şiddete her boyutta ortaya çıkmaktadır. Her yıl bir milyondan fazla kişi, uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmektedir. Gebelik, özellikle de planlanmamış bir gebelik ise aile içi şiddet için önemli bir risktir. Gebelik sırasında aile içi şiddet, özellikle düşük gelirli ülkelerde önemli bir halk sağlığı sorunu olarak rapor edilmektedir. Gebelik döneminde yakın eş şiddeti, hem gebelik hem de emziklilik döneminde anne ve çocuktaki beslenme ve sağlık sorunları ile yakından ilişkilidir. Raporlar, gebelikte bazı sağlık sorunları ile birlikte obstetrik komplikasyonlar, psikolojik sorunlar, erken doğum, fetal büyüme geriliği ve fetal/yeni doğan mortalitesini işaret etmektedir. Mevcut araştırmalar, gebelik döneminde maruz kalınan şiddet ile besin güvencesi, malnütrisyon, yetersiz doğum öncesi bakım, erken doğum ve düşük doğum ağırlığı gibi olumsuz sonuçların ilişkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca, gebelikte şiddet gören anneler ve çocuklarıyla yapılan çalışmalarda, çocukların gelişimsel, sosyo-duygusal ve davranışsal problemler açısından daha fazla risk altında olduğu gösterilmektedir. Farklı ülkelerde yapılan çalışmalarda yakın eş şiddetinin yüksek prevalansına rağmen, şiddete maruz kalan annelerden doğan bebeklerin uzun dönem sonuçları yeterince araştırılmamıştır. Yakın eş şiddetinde azalma, sadece kadınların refahını ve sağlığını iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda çocuğun büyüme ve gelişimini de olumlu yönde etkiler. Bu derlemenin amacı, gebe kadınlara uygulanan şiddetin, gebelik ve emziklilik dönemlerinde, anne ve çocuğun sağlığı ile beslenmesine olan etkilerini tartışmaktır.