Teknik Rapor, ss.1-91, 2019
1980’li yıllara kadar, gerek Soğuk Savaş
döneminin kendine özgü koşulları gerekse
de küresel GSYH ve küresel ticaret hacminin
oldukça düşük olmasının yanı sıra, dünya
toplumlarının yaşam standardı ve geleceklerine
yönelik beklentilerinin sınırlı olması nedeni ile
dünya meselelerine küresel bir perspektifte
cevap aramak henüz gelişmiş, mesafe almış
bir alışkanlık değildi. 1980’li yılların başından
itibaren Soğuk Savaş etkisinin zayıflamasına
bağlı olarak Birleşmiş Milletler (BM) ve benzeri
uluslararası örgütlerin öne çıkmaları ve küresel
meseleleri dünya gündemine daha etkili
bir şekilde taşımaya başlamaları, dünyanın
geleceğine dair tartışmaları da, akademik
ve sivil toplum çalışmalarını da giderek
yoğunlaştırdı.
21. Yüzyıl’da dünyayı daha yaşanabilir kılmak
adına, dünyanın önde gelen ülkeleri 2000’li
yıllara üç temel kavram üzerinde uzlaşarak
bir yol haritası oluşturma gayretiyle girdiler;
‘sürdürülebilir kalkınma’, ‘yeşil kalkınma’
ve ‘sürdürülebilir gelecek’. Bilhassa G20
ülkelerinin BM ilkeleri çerçevesinde yürüttükleri
sürdürülebilir kalkınma strateji ve hedeflerine
yönelik çalışmalarda, özel sektörün de
önemli bir inisiyatif aldığı gözlenmektedir.
Nitekim Türk iş dünyasında da önemli bir
kurumsallaşma becerisi ortaya koymuş
sınırlı sayıdaki şirketlerimizin, yürüttükleri
projelerle, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma
sürecine kritik önemde katkılar sağladıkları
gözlenmektedir.
Bu şirketlerimiz arasında öne çıkan bir
kurum olarak, Ülker Bisküvi de Türkiye’nin
Sürdürülebilir Büyüme Stratejisine katkıda
bulunmak ve sürdürülebilirlik hedefine ulaşmak
için çalışanları, hissedarları (paydaşları), tedarik
ve değer zincirindeki iş ortakları ve içinde
bulunduğu toplum ile birlikte hareket ederek
çevreyi korumak, sağlıklı nesiller yetiştirmek
ÖZET
ve gelecek nesillere de yaşayacakları bir dünya
bırakmak için var gücü ile çalışmaktadır.
Sürdürülebilirlik, Ülker Bisküvi’nin kuruluşundan
itibaren birincil hedeflerinden arasında yer
almış önemli bir kavramdır. Sürdürülebilirlik
hedeflerinin takibi için yönetim kurulu başkan
yardımcısının liderliğinde Sürdürülebilirlik
Platformu Yönetim Kurulu’nun ve kuruma ait
web sitesinde bu konu ile ilgili ayrı bir başlık
oluşturulması kurumun bu konuya verdiği
önemin göstergeleridir.
Sürdürülebilir bir büyüme için büyük öneme
sahip aile (köy) tarımı geleneksel gıda ürünlerini
korumanın yanı sıra dengeli bir beslenmeye
katkıda bulunurken, dünyadaki biyoçeşitliliği
ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını
güvence altına almaktadır. Köy tarımı, küresel
açlık sorununa çözümün de bir parçasıdır.
Endüstriyel Tarım ise, işgücünden ziyade
sermayenin, makine ve yeni teknolojilerin yoğun
olarak kullanıldığı tarım biçimidir. Endüstriyel
üretim sistemleri ile kitlesel tarım üretiminin ve
verimliliğin arttığı görülmektedir. Günümüzde
artan dünya nüfusu ve açlığı önlemek için daha
fazla besin elde etmek ve küresel ısınma sonucu
oluşan iklim değişikliği ile mücadele etmek
öncelikli konular olmuştur.
Ülker Bisküvi de Türkiye’de hem köy
tarımını hem de endüstriyel tarımı şimdiye
kadar desteklemiştir, bundan sonra da
destekleyecektir. Yerli kırsal üretimi Türk
üreticileri hem hammadde alımında ilk tercih
sırasına koyarak hem de üretimlerinde verimi
arttırmaları için teknolojiden faydalanmalarını
sağlayarak teşvik etmiştir. Yüksek verimli
bisküvilik buğday çeşidini geliştirmek amacıyla
yola çıkarak Konya Bahri Dağdaş Uluslararası
Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile birlikte
2007-2014 yılları arasında çalışılmış ve bu
çalışmalar sonucunda Ali Ağa adı verilen çeşide
ulaşılmıştır.
Ülker Bisküvi, bir yandan da yurtdışı
yatırımlarını genişleterek sadece ihracat
odaklı değil, kalıcı tesislerle idame ettirilebilir
büyüme sağlayarak uluslararası cirosunu
arttırmayı hedeflemektedir. Sürdürülebilir
büyümenin en temel halkalarından biri olan
sürdürülebilir hammadde tedariki Ülker Bisküvi
için büyük öneme sahiptir. Kurum, büyüme
stratejisini, sadece kendi operasyonları ile sınırlı
tutmayan, yaklaşık 9.500 çalışan ve 2.900’ye
ulaşan tedarikçisini de kapsayan bir bakış
açısıyla ülke ekonomisine yapılabilecek en
yüksek katkı ile oluşturmaktadır. Ülker Bisküvi
sözleşmeli çiftçilerden tarımsal hammadde
tedariki yapmanın yanı sıra bisküvi ve benzeri
atıştırmalık ürünlerin ana hammaddesi olan
buğdayın yaklaşık %80’ini de yurt içinden temin
etmekte ve yüz binlerce üreticinin hayatına
değer katmaktadır
Ülker Bisküvi’nin Türkiye’nin Sürdürülebilir
Büyüme Stratejisine ve Sürecine Katkısı’nı
ele alan bu rapor ise, ‘Sürdürülebilirlik
Raporları’nın ortaya koyduğu perspektif
ışığında, Ülker Bisküvi’nin kurumsal yönetim,
beşeri sermaye, yenilik (inovasyon), çevresel
ve sosyal alanlardaki hedef, performans ve
ilerlemelerini, Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme
stratejilerine kritik önemdeki katkısı boyutunda
detaylı bir şekilde analiz etmektedir. Ayrıca,
Ülker Bisküvi’nin faaliyetlerinin Sürdürülebilir
Kalkınma Hedefleri’yle ilintili yönleri, bağlantıları
da ortaya konularak bu hedeflere katkıları
paylaşılmakta; raporun atıştırmalık sektörünün
geleceği ve ülke ekonomisine yapacağı katkı ile
ilgili bir temel oluşturması hedeflenmektedir.