NEW JOURNALISM PRACTICES AND FACT-CHECKING REFLEXES AGAINST THE PROBLEM OF INFORMATION RELIABILITY


OKAY A. S., GEZMEN B.

The Turkish Online Journal of Design, Art and Communication, vol.14, no.4, pp.935-958, 2024 (Peer-Reviewed Journal) identifier

Abstract

Post-truth, translated as 'pseudo truth' or 'beyond the truth' in Turkish, refers to a time when information is accepted as accurate without being critically examined or investigated. Since ancient times of history, the concepts of fake information and falsenews have been encountered. However, in the post-truth period, a world is constructed through the senses by breaking away from pure reality. The digital world accelerates this process and places fake and lying practices among the normals of life. Thus, it becomes increasingly difficult to distinguish between truth and fake. At this point, individuals need to have well-developed media literacy reflexes in the digital world to access accurate information. Therefore, the necessity of receiving education on media literacy becomes apparent At this point, individuals need to create media literacy reflexes in the digital world in order to reach real information. Nowadays fact checking platforms and the issue of confirmation are becoming increasingly important. "Since these are times of crisis, society can be affected very quickly by everything. Incorrect and manipulative content spreads uncontrollably on social media platforms. In this context, the issue of verification becomes more sensitive. Individuals need to check all kinds of content they encounter not only from a single source but from different sources as well." Within the scope of the research, as a result of in-depth interviews with the important well-known verification centers of Turkey and content sharing analyses of fact checking platforms conducted on the axis of the 6-12 February Mourning Period, awareness criteria and inferences on confirmation were discussed and revealed. In conclusion, while evaluating the differences in the formation of disinformation during the pandemic and the February 6th earthquake periods, attention has been drawn to the timelines of these events. It has been emphasized that disinformation during the pandemic was more widespread over time and had a greater impact. On the other hand, during the February 6th period, it was highlighted that a more temporally active disinformation process occurred and that fact-checking was more actively utilized
‘Hakikat sonrası’ ya da ‘hakikat ötesi’ şeklinde Türkçe’de karşılık bulan post truth kavramı, bilginin sorgulanmadan, araştırılmadan doğru olduğu kabul edildiği bir dönemi tanımlamaktadır. Tarihin eski dönemlerinden beri sahte bilgi, asparagas kavramları karşımıza çıkmakta ancak post truth dönemde salt gerçeklikten koparak duyular üzerinden bir dünya kurgulanmaktadır. Dijital dünya bu sürece hız kazandırarak, sahte ve yalan pratiklerini hayatın normalleri arasına yerleştirmektedir. Böylece gerçek ve yalan arasındaki ayırımı yapmak giderek zorlaşmaktadır. Bu noktada gerçek bilgiye ulaşmak için bireylerin dijital dünyada medya okuryazarlığı reflekslerinin gelişmiş olması gerekmektedir. Bu noktada, medya okuryazarlığına yönelik eğitim alma zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Günümüzde doğruluk kontrol merkezleri ve teyit konusu giderek önem kazanmaktadır. Sahte haber, dezenformasyon konuları özellikle pandemi, deprem ve seçim dönmelerinde çok daha fazla gündeme gelmektedir. Bu dönemler kriz dönemleri olduğu için toplum her şeyden çok hızlı bir şekilde etkilenebilmektedir. Doğru olmayan, manipülatif içerikler sosyal medya platformlarında kontrolsüz bir şekilde yayılmaktadır. Bu bağlamda, teyit konusu daha fazla hassasiyet kazanmaktadır. Bireylerin karşılaştıkları her türlü içeriği sadece tek bir kaynakla yetinmeyip farklı kaynaklardan kontrol etmesi gerekmektedir. Araştırma kapsamında, Türkiye’nin bilinen önemli doğruluk kontrol merkezleri ile gerçekleştirilen derinlemesine görüşmeler ve 6-12 Şubat Yas Dönemi ekseninde yapılan doğruluk kontrol merkezleri içerik paylaşım analizleri sonucunda, teyit konusundaki farkındalık ölçütleri ve çıkarımlar tartışılarak ortaya konmuştur. Sonuç olarak, pandemi ve 6 Şubat deprem dönemine yönelik dezenformasyon oluşumlarındaki farklılıkları değerlendirirken dönemsel sürelere dikkat çekilmiştir. Pandemi döneminde dezenformasyonun daha zamana yaygın olduğu ve etkisinin daha fazla olduğu vurgusu yapılmıştır. 6 Şubat döneminde ise zamansal olarak daha aktif dezenformasyon sürecinin yaşandığı ve doğruluk kontrolünün daha aktif kullanılması konusu vurgulanmıştır.